Marmaray'da Yine Rekor Kırıldı! İstanbul'un Ulaşım Çilesine 'Yaratıcı' Çözüm Aramaktan Yorgun Düştük: Yoksa Tek Çare Uzaktan Çalışmak Mı?

İstanbul – Her sabah milyonlarca İstanbullu için güne başlama ritüeli aynı: Alarm çalar, yataktan kalkılır ve bir sonraki düşünce, "Bugün Marmaray/Metrobüs/otobüs nasıl olacak?" olur. Dün yine bu çileye bir yenisi eklendi; Marmaray, taşıdığı yolcu sayısında yeni bir rekora imza attı. Ancak bu rekor, bir gurur tablosu değil, aksine şehrin ulaşım sorunlarının kronikleştiğini gösteren acı bir gerçek.

Her gün, tıkış tıkış vagonlarda ya da tıklım tıklım otobüslerde geçirdiğimiz saatler, sadece zaman kaybı değil; aynı zamanda yorgunluk, stres ve motivasyon düşüklüğü anlamına geliyor.

"Yaratıcı Çözümler" Nereye Kadar?

Yıllardır süregelen bu soruna, belediyelerden uzmanlara kadar pek çok kesimden "yaratıcı çözümler" geldi. Kimisi denizyolu ulaşımını önerdi, kimisi metro ağının genişletilmesini, kimisi de trafik ışıklarının optimizasyonunu... Ancak görünen o ki, şehir büyüdükçe bu çözümler ya yetersiz kalıyor ya da yeni sorunları beraberinde getiriyor.

Bir toplu taşıma kullanıcısı, "Her gün işe gitmek için bir savaş veriyoruz. Marmaray'a binebilmek için bazen üç tren kaçırıyorum. Artık yaratıcı çözüm arayışlarından yorulduk, somut adımlar görmek istiyoruz," sözleriyle hislerini dile getirdi.

Tek Çare Uzaktan Çalışmak Mı?

Pandemi döneminde hayatımıza giren "uzaktan çalışma" modeli, bu kronik soruna geçici de olsa bir nefes aldırmıştı. Birçok kişi, "Keşke şirketler bu modeli daha kalıcı hale getirse," diye düşünmekten kendini alamıyor. Uzaktan çalışmanın yaygınlaşması, hem bireylerin yaşam kalitesini artırabilir hem de şehrin omuzlarındaki ulaşım yükünü bir nebze olsun hafifletebilir.

Ancak her sektör için uzaktan çalışma mümkün değil. Özellikle hizmet sektörü ve üretim alanında çalışan milyonlarca kişi, her gün bu çileye katlanmak zorunda.

Uzmanlar, sorunun sadece yeni hatlar eklemekle çözülemeyeceğini, aynı zamanda şehir planlamasından, çalışma saatlerinin esnekleştirilmesine, hatta şirketlerin farklı bölgelere dağılmasına kadar bütüncül bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu belirtiyor.

İstanbul'un ulaşım çilesi, sadece bir yerden bir yere gitmekten ibaret değil; aynı zamanda şehrin yaşam kalitesini, verimliliğini ve insanlarının mutluluğunu doğrudan etkileyen bir mesele. Bu devasa soruna kalıcı bir çözüm bulmak, İstanbul'un geleceği için hayati önem taşıyor.